stepstoachieveyourdream

 

Son ağaçlar toplandılar saçlarımın aklığından

Saçlarına ilerlediler.

Son kağıt parçaları alev aldılar paçalarından,

Saçlarına doğru kilit bir geceyarısı.

Saçlarını okşarım ben kibar ve hince.

Deligömleğim bol geldi,

Seferi bir düş penceresi ilikledim gömleğime.

Bir çocuğun ölümünü gördüm, bir iptidai yalnızlığın.

Geçmişimle ipotekçilik oynadık durmadan.

Şimdi, sen bağlacında toplandık.

Bak, gör hepimiz buradayız.

Bak, gör içimdeki yiğitler de geldi peşmergeler de…

Oğuz Atay’lar da birazdan gelirler…

Sanki çıplak ayaklarınla aklımda yürüyorsun.

Fonda martıların aylak sesleri…

Sen uyuyorsun…

Saçlarını okşuyorum ben kibar ve hince.

 

İki paryanın yalnızlığı doğurmuş bizi.

Alelacele içilmiş bir sigara izmariti kadar yalnızım ben.

Şiirleri satıyorum annesiyle bir arada.

Düş pencereleri konuşuyorlar aralarında:

Biri diyor:

  • Bugün aşk düşleyen ne çok kişi gördüm!

Diğeri ekliyor:

  • Bir kapı gerekiyor açılmak için okyanusa…

Nar ilikliyor parmaklarıma geceler.

İki paryanın yalnızlığı doğurmuş bizi.

Bizi bize vermiş.

Bak, gör hepimiz buradayız.

Bak, gör bu benim sonuncu yıl marşım!

Aman efendim, Oğuz Atay’lar da hoş geldiler…

Sen hep çıplak ayaklarınla aklımda yürüyorsun.

Fonda çocuklar, karanlıktan üç buçuk atıyorlar.

Sen uyuyorsun…

Saçlarını okşuyorum ben hâlâ kibar ve hince.

 

Ben kimseyi seni sevdiğim gibi sevmedim.

Zaten kimse de kimseyi, böyle sevemezdi.

Zaten hiç saç da okşamadım ben.

Hiç bu kadar güzel okşanacak saçla tanışmadım.

Saçların parmaklarımla tanıştığında öğrendi A şehrinden B şehrine giden yolu.

Şimdi paryaların sevişmeleri kadar katıksız tarıyorum saçlarını.

Fonda sen, ben ve ötekiler…

Sen uyuyorsun….

Ben saçlarını okşuyorum inatla, kibar ve hince.

 

Çan sesleri duyuldu. Tekneler demir aldı.

Ben dünyanın ömrünü gördüm; inanmazsın.

Sen yaşındaydı.

O kadar çok okşadım ki saçlarını

Kimsenin umrunda olmayacak kadar unutulduk ve biz kaldık.

İki paryanın sevişmesinden çıkmıştı dudaklarımız.

İnançlı, katıksız, tertemiz. Biraz kırmızı, biraz mor.

Doymaz iştahımla sarılıyorum sana geceleri.

Geceler, biraz da Ahmet Haşim’in şiirleri…

Bak, gör hepimiz buradayız.

Bak, gör şimdi Ahmet Haşim de park etti dizelerini…

Fonda saat tik takları…

Sen uyuyorsun…

Ben saçlarını okşuyorum inadına kibar ve hince.

 

 

0 145