Marilyn Monroe’nun adı daha tek M etkisi yaratmayacak kadar Norma Jeanne Baker’dı bir zamanlar. Burnunu yaptırıp Beverly Hills’te gezmeye başlayınca adı Monroe oldu! Eduard La Boulaye’in ise Monroe’dan 100 yıl kadar önce bir güzel kadını atlantik kıyısına kondurmayı tasarlamış bir herifti. Onun Fransa’da yaptırdığı sayın heykel, 100 yıldır New York’un kıyısında Özgürlük Heykeli diye biliniyor.
Julius Caesar, tarihin gördüğü en inanılmaz stratejistti! Wall Street’i hiç görmemişti. Heree caddesini de.. Dünyayı Roma’dan yöneten bir askerdi aslen; roma senatosunun aklını sunan.. Onların istediği savaşları kazanıp bir retorik halk efsanesi oldu, sonunda da akillerin senatosunu feshederek roma cumhuriyetini bir imparatorluğa dönüştürdü. Kendini imparator ilan etti ve tarihin ilk imparatoru oldu.
Ya bir kahraman olarak öl ya da tüm gücü üzerine alacak bir hain olarak yaşa!
Caesar için bu söylenebilirdi. Ve tanıdık değil mi?
Önceki yazıdan çalarak yeniden söylüyorum:
“Are you watching closely?”
Cleopatra zamanının en büyük kadın iktidarıydı. Kimilerine göre dünyanın en güzel kadını, çoklarınca amazonlar olmadan tarihin en büyük kadın gücü… Dünyayı yöneten Caesar’ın yumuşak karnıydı işte! Bu kadına aşıktı! Üçgen bir burnu vardı belki; cildi pütürlüydü ama ne fayda! Seviyordu Caesar kadın!
John F. Kennedy Amerikan Başkanı olduğunda, ülkenin özgürlükçü, modern ve genç gücü olduğunu söylüyordu. Tüm kampanyaları böyle yapıldı. Bir aile babası ve standart genç bir Amerikalı adam… Ama o adam aklını Marilyn Monroe’ya kaptırdı bir zaman sonra ve bütün dünya bunu bildi.. O kadar büyük komplolar konuşuldu ki Monroe’nun intiharı CIA’ye bağlandı..
Joel Oswald denilen adamın Brütüs’le hiç bir kan bağı yoktu. Ama JFK’i o öldürdü… Dünyanın gözü önünde… Brütüs de Caesar’ı ya malum:
-Bıçağımı kaybettim. Sende mi Brütüs?
İşte o -de -da eklerinin ayrımı bir hayat kadar değerli! Bir tarih kadar!
Amerika, Birleşik Devletler olduğunda bunu bir Özgürlük Masalı olarak tanımlayıp tüm ileri gelenler; masonlar, sonra pharmason’lar büyük gelirler elde ettiler…
Çok bilinen bir iddiadır: Sir Francis Bacon’un dünyaya ettikleri kimsece edilmemiş şeylerdir. Bir iddiaya göre Sir Bacon, Fransız hükümetinden yeni dünya’da koloni kurmak için para alıp fransız ihtilali’ne sebep olmuştur.
Tabii ki Bacon, Masondur… Tıpkı Benjamin Franklin gibi…
Ki Franklin aslında ABD’yi yaratan adamdır. Her bilim üzerine ciddi çalışmalar yapmış bir masondur ancak faydacılık prensibini dönemin filozoflarından çok önce karalamış, onlarca bilimsel buluş yapmış bir mucittir. Pozitif bilimler allahlarını unutmaz; unutmak sosyal bilimlerin komedisidir. Franklin tabii ki tanıdığımız birinin önceki hayatı gibidir…
Bizden istenilen hayat: kısa cümleler ve uzun bir yaşam… Gönülsüzce bir çoğumuz farkında olmadan o masalın içinde oynaşıyoruz.. Evlenelim, yuvalar kuralım ve bizi vareden toplumun hayrına bir düzen ekleyelim! La Boulaye’in sunduğu özgürlük heykeli kulağımıza bunu fısıldıyor. Ama 2000 küsür yıl arayla tarihin en güçlü adamıyla en güzel kadını aynı şeyleri yaşadıysa o şapkayı bir ters çevirmemiz gerekiyor.
Ben Franklin Amerika’yı inandığı bilimin üzerine monte etti ve G.Washington onun sözcüsüydü. Aynı amaçlara hizmet etmeye devam edecek kadar iyi bir rantları vardı ki biri 1 diğeri 100 dolarda resmediyorlar.
Aslında çok şey söyledim de kalanı da özelim olsun.
Dünyayı kim yönetiyor sorusunu sormadım. Sormuyorum.
Aslolan, tablolar birbirine çok yakın…
Sadece
Are u watching closely?