O kadar çok özledik ki birbirimizi
Ağrılarımızı
Komalarımızı
Gel yarın aynı yerde
Aynı yalnızlıkla
Bekle beni…
Gelmeyeceğim…
Başlangıçta bir liman istavroz çıkarttı gözlerimde
Tersaneler vücudumda istişare yaptılar
Kara kış’tı.. Zemheri.. Göz sözü görmüyordu..
Aldanmıştın küçük oyunlara.. Gerçek hazinemi gizlemeliydim..
Gizlediklerimi katrana bulayıp sen de aldattın beni..
Kış’tı… Kışın ayrılmak en zoru!
Kışın aldanmak en beteri!
Kaç kış geçti üzerimden
Kimlerle seviştim
Kaç kışın üzerinden geçtim bilmem!
Bekle beni, gelmeyeceğim!
Laflar meze tabaklarına dönüştü. Meyve oldu şarkılar
Kadınlar safsata, yalanlar boşalmış salata tabakları
Kış’ı özledim yazın ortası. Tüm kitapları yaktım!
Alındım yalnızlıktan; batışlardan, düşüşlerden
Serbest dalışlardan korktum
Korkularımı tokatladım sonra
Ara sıra tokatlarımdan korktum
Islak dudaklarını özledim çokça
Her ıslak dudaktan sen çıkacaksın sandım
Öptüm
Olmadılar
Hamdılar
Bir kokun vardı burnumda körolası bir alışkanlık!
Dışarı çıksam koynumda bir muska!
Bu maskaralık ne zaman bitecek bilmem!
Bekle beni, gelmeyeceğim…
Sayfalar tükendi
Masalar toplandı
Anahtar apostol’un dudaklarında
Kış geliyor yine!
Pencereler kapanmaya başladı
Yapış sıcaklardan geçtim
Korkak bir rönesans avuçlarımda
O kadar çok özledik ki birbirimizi
İnatlarımızı
Gece uykunda titremelerimizi
Ucuz şaraplardan içmelerimizi
Tüketmelerimizi bir aşkı
Hunharca tüketmelerimizi!
Aşk bu işte
Tükenen bir manyeta öyle ya da böyle
Sen her çağırdığında yanındayım diye geçmiştim son köprüden
İşte şimdi gel yarın yine buluşalım
Aynı yalnızlıkta
Bekle beni
Gelmeyeceğim!